Sohbet Köşesi

by Yasemin COOPER

Amerika’da yaşayan Türkler, toplum içinde iletişimi sağlamak, Türkiye’nin tanıtımı ile ilgili kamuoyu oluşturmak,  Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkilerin gelişimine katkı sağlamak gibi çeşitli nedenlerle dernekler kurdular ve bugüne kadar da oldukça başarılı işlere imza attılar. TAFSUS da Türklerin Amerika’da kurduğu en eski derneklerden biri. Geçmişte oldukça başarılı, ses getiren çalışmalar yapmış, Türkiye’nin tanıtımına katkıda bulunmuş. Biz de bu yıl kuruluşunun 55. yılını kutlayan TAFSUS’un geçmişine kısa bir yolculuk yapalım dedik ve derneğe çok emeği geçmiş eski başkanlarından Ayhan Özer Bey’le konuştuk.

Ayhan Bey, böyle bir dernek kurma fikri nereden doğdu?  

1960’ lı yıllar Amerikada Türk toplumunun Yunan ve Ermeni lobileri tarafından en çok saldırıya uğradığı yıllardı. Bunlara karşı organize olmak ve etkin bir şekilde sesimizi duyurmak fikri hepimizin temel düşüncesi hâline gelmişti. Gerçi o sıralarda Philadelphia da ufak bir cemiyet vardı, fakat bu cemiyet arasıra bayram toplantıları yapmaktan başka bir faaliyette bulunmuyordu. Sosyal faaliyetlerin yanısıra lobi faaliyetleri de yapabilecek, bilinçli,eğitimli, lisana hakim, eli kalem tutan, Amerikaya uyum sağlamış kimselerden oluşan bir cemiyet kurulması düşüncesi toplumda hızla oluşmaya başlamıştı. Bu “çağrı” ya ilk ses Philadelphia’dan Doktor Nejat Aydın’dan geldi. Nejat Bey kültürlü, bilinçli, toplumda sevilen ve sayılan bir arkadaşımızdı. 1966 yılında hepimiz Philadelphia’ da yeni bir Türk cemiyetinin kurulduğunu, ve adının “Turkish-American Friendship Society”  (T.A.F.S.U.S) olduğunun haberini aldık. Bu işin öncüsünün Nejat Bey olması hepimize güven vermişti. Nejat Beyin yanında kendisine her konuda yardımcı olan eşi Suzan Aydın vardı. Suzan Aydın çok faal, “civic minded” bir kimse olup Cemiyetin ilk kuruluş yıllarındaki zorlukların yenilmesinde büyük katkıları oldu ve ondan sonra da yardımlarını devam ettirdi.

Kuruluş aşamasında herhangi bir zorlukla karşılaşılmış mı? TAFSUS ilk kurulduğu yıllarda finansal kaynaklarını nasıl sağladı?

İlk kuruluş yıllarında karşılaşılan belli başlı zorluklardan birincisi topluma davamızın önemini  anlatmak oldu. Bu davanın hepimizin davası olduğunu, ve buna sahip çıkmanın hepimize fayda sağlayacağını toplumun bilincine yerleştirmek oldukça zaman aldı. Bu da Cemiyete finansal kaynak sağlanmasını geciktirdi. Toplum, şüphe ile baktığı,“identify” edemediği bir kuruluşa paraca yardım yapmakta yavaş davrandı. Gene de, finans sorunu toplanan cüz’i aidatlarla karşılandı, bazı masraflardan kaçınıldı.

TAFSUS’un ilk yaptığı faaliyet neydi?

TAFSUS’ un ilk yaptığı faaliyet görkemli bir Cumhuriyet Bayramı toplantısıydı. O zamana kadar salaş Yunan lokantalarında yapılmakta olan toplantılar bu sefer düzgün bir lokantada şanıyla ve şerefiyle yapıldı. Katılım  büyük oldu. Bu, bir başlangıç olarak Cemiyete yeni  ve dinamik bir ruhun hakim olduğunu gösteriyordu.  

Sizce TAFSUS’un yapabileceği ama çeşitli nedenlerden dolayı yapmadığı veya yapamadığı aktiviteler var mı ? Varsa neler? Yani “Keşke şunu da yapabilseydik” dediğiniz bir şey var mı?

Elbette ki var. Yapılan işler sınırlı, ama yapılamayan işler pek çok. Bunların bir kısmı elde yeterli eleman olmamasından, büyük bir kısmı da parasal sebeplerden kaynaklanıyor.Bunun dışında, politik veya kültürel engeller dolayısıyla yapılamayanlar da var. Mesela, Filistinliler Kıbrıs konusunda Yunanlıların tarafını tutarken Amerika’da Filistinlilerin tutumunu protesto eden bir yürüyüş düzenlemeye teşebbüs edildi. Buna resmi rakamlar karşı çıktığı haberi geldi. “Böyle sorumsuz davranışlarla Arapları kızdırmamız“ da dolaylı olarak idarecilere bildirilmiş. Şimdi geriye bakarken “Keşke bizler halkla daha çok bütünleşmiş olsaydık ve ondan aldığımız kuvvetle daha bağımsız davranabilseydik!“ diyorum.

Başkanlığınız sırasında aklınızda kalan enteresan bir hikaye var mı?

Benim ikinci devre başkanlığım sırasında Amerika’da seçimler olacaktı. O zaman, Vice- President George Herbert Bush idi. Republican’ ların Senato’ da çogunluğu kaybetmemeleri için Pennsylvania’ daki adayın mutlaka seçimi kazanması lazımdı. Ben, Philadelphia Inquirer gazetesinde çıkan ve seçimlerle ilgili bir makaleye Republican Senatörün tarafını  tutan bir cevap göndermiştim. Mektubun altında, imza yerine Turkish American Friendship Society Başkanı olarak adım geçiyordu. Bu mektubum yayınlandıktan kısa bir süre sonra Washington’ dan bir telefon geldi. Bir hanım, Vice President’ in ofisinden aradığını söyledi. Ben, “Acaba birisi şaka mı yapıyor?”  diye düşünürken bu hanım benim şu tarihte Philadelphia Inquirer ‘de yayınlanan mektubumdan bahsetti ve bana Pennsylvania’daki Türk toplumunun ne büyüklükte olduğunu sordu. Sonra, acaba bu Senatör için bir fundraising düzenleyerek maddî  bir yardımda bulunup bulunamayacağımızı sordu. Ben, bu soruları “non committal” cevaplarla savuşturmaya çalışırken bu hanım Vice President Bush’un yakında Philadelphia’ ya geleceğinden ve Türk toplumu ile tanışmak istediğinden bahsetti.  O zaman anladım ki Pennsylvania seçimleri çok kritik ve Republican’ lar her imkândan faydalanmak istiyorlar.  Ben, acele bu Senatör için bir fundraising düzenledim. Bir miktar para topladık. Bir kaç gün sonra VP Bush geldi. Kendisi için 30 kişilik bir yemek düzenledik. Birlikte fotoğraf çektirdik. Türk toplumuna, TAFSUS’a ve bana teşekkür etti. Ve Senatör seçimi kazandı.  

Bu olay,  hem TAFSUS için, hem de benim için uzun yıllar hatırlanacak kıymetli bir anı oldu.  

Sizce TAFSUS’un Amerika’daki Türk toplumuna getirisi ne oldu?

Bence, TAFSUS’un Amerika’daki Türk toplumuna en büyük getirisi onu bilinçlendirmesi oldu. TAFSUS, halkı birbirine yaklaştırdı. Aralarında olumlu ilişikiler kurulmasını sağladı. Bayramlarda, 23 Nisan kutlamalarında, Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle  halk daha çok bir araya gelmeye başladı. Gençler ve çocuklar için folklor kursları tertip edildi.  Toplum, sosyal ve politik bir kaynaşma içine girdi. Bütün bunlar TAFSUS gibi bir cemiyetimizin varlığı ile başarıldı. Bunlar sadece kişisel gayretle başarılamazdı, TAFSUS gibi bir çatı elzemdi.

Şu andaki TAFSUS yönetim kuruluna ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

Benim, şimdi iş başindaki yönetim kuruluna naçizane tavsiyem daima ileriye dönük,  Atatürkçü bir davranış içinde olmaları, yenilikleri takip etmeleri, toplumla sıkı ve düzenli bir ilişki içinde olmaları, mümkün olduğu nisbette şahıslarla teke tek ilişki kurmaları, onları tanımaları, iletişimi canlı tutmaları, yetenekli kimselerı keşfedip onlardan istifade etmeleri, Türkiye’nin sorunlarını aralarında tartışmaları, “action committee” ler kurarak herkesi konulara “involve”  etmeleri.

Eminim bunları kuruldaki arkadaşlar da biliyordur. Benden sadece hatırlatmak…